- taramak
- افتقدتابعتفقدتقصىخرشمشط
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
Türkçe-Arapça Sözlük. 2009.
taramak — taramak, dağıtılmak, I, 14 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
taramak — i 1) Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu. Y. Kemal 2) Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aramak taramak (veya arayıp taramak) — dikkatle aramak, çok aramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mayın taramak — denizde ve karada bulunan mayınların yerini belirlemek ve kullanılmaz duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
demir taramak — gemi rüzgâr veya akıntı yüzünden çıpasını sürümek Demirlerini tarayan hurda harami gemileri karaya vuruyordu. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarak vurmak — taramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число … Википедия
demir — is., kim. 1) Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe) 2) sf. Bu elementten… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçgeçlemek — i Televizyon kanallarını aramak veya taramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mayın — is., ask., İng. mine Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde Akustik mayın. Mıknatıslı mayın. Birleşik Sözler mayın arama tarama gemisi mayın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakal fırçası — is. 1) Sakalı taramak, düzeltmek için kullanılan fırça 2) den. Karinadaki yabancı maddeleri temizlemekte veya kazımakta kullanılan fırça … Çağatay Osmanlı Sözlük